“Bana güven bir geldiğim yeri bir daha unutmam” dedi ve yaklaşık iki saattir peşinde sürükleniyorum. Neredeyse öğle oldu ve şimdiden geç kaldık. Birlikte büyüdüğümüz mahallede tek derdi bütün oyunlarda kazanmak olan çocukluk arkadaşlarımdan biriydi. Ruhunda hep bir telaş hep bir acelecilik vardı. Tepeden tırnağa inceliyorum karşımdaki insanı, biraz sonra olacaklara seyirciymiş gibi davranıyor, Alnından süzülen terden anlıyorum tedirginliğini… Sora sora Bağdat bulunur sözünü kanıtlamak istercesine aradığımız yeri buluyoruz. İki basamaklı merdiveni çıkmak bir ömür sürüyor. Zile basmak için uzanan kol bir türlü hedefine ulaşmıyor. Sonra bana bakıyor ve yaramaz bir çocuğun hınzır yüz ifadesi ile: soğuk bir gazoza ne dersin diyor. O zaman anlıyorum, o zili çalmak o kadar kolay olmayacak.
Yorumlar
Yorum Gönder